31 Temmuz 2010 Cumartesi

TÜSİAD’ın tarım ve gıda raporu
İstanbul - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan Tarım ve Gıda: Gelişmeler, Politikalar ve Öneriler raporunda, yükselen ve istikrarsız seyreden tarım fiyatlarının 2016’ya kadar bir miktar düşüş gösterse de eski düzeyi
İstanbul- Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TÜSİAD) tarafından hazırlanan Tarım ve Gıda: Gelişmeler, Politikalar ve Öneriler raporunda, yükselen ve istikrarsız seyreden tarım fiyatlarının 2016’ya kadar bir miktar düşüş gösterse de eski düzeyinden yüksekte seyredeceği anlaşıldığı bildirildi.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Erol Çakmak ve Prof. Dr. Halis Akder ile Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haluk Levent ve İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Karaosmanoğlu tarafından hazırlanan rapor, Türkiye’de ve dünyada tarım ve gıda fiyatlarındaki artışın nedenlerini ve son gelişmelerle birlikte bu alanda uygulanabilecek politikaları konu alıyor.
Türkiye’de Tarım ve Gıda: Gelişmeler, Politikalar, Öneriler raporunda yer alan bulgulara göre, Türkiye’de tarımsal üretimde gözlemlenen düşük büyüme hızı yıllardır aşılamıyor.
1968-2006 arasındaki yıllık ortalama tarımsal üretim artışı yüzde 1,3 olurken, değişik hükümetlerin, çeşitli programların, farklı desteklerin, projelerin, iyi niyetli reformların, değişik söylemlerin sonucu değiştirmediği, tarımsal üretimdeki düşük verimlilik ve etkinliğin hiç bir dönemde aşılamadığının altı çizildi.
Tarımsal üretimin hava koşullarına bağımlılığının değil azalmak, iklim değişikliği ile daha da arttığına dikkat çekilen raporda, tarımsal yapıda da arzulanan dönüşümün gerçekleşmediği kaydedildi.
Tarımın dünyada da sorunlu bir sektör olduğunu, birbirine zarar vermemek için ülkelerin uyguladıkları tarım desteklerinin uluslararası kurallara bağlandığı anlatılan raporda, şunlar kaydedildi:
"Yeni politika arayışları fiyatlar düşerken de vardı, şimdi fiyatlar artarken de devam etmektedir. Fiyatlarda gözlemlenen yükselme daha çok talep kaynaklıdır. Çin ve Hindistan’da artan gelirle tarım ürünlerine olan talep de artmaktadır. Diğer yandan gıda ve yem olarak kullanılan tahıl ve yağlı tohumlar şimdi biyoyakıt üretimi için de talep edilmektedir. Arz tarafında kalıcı etki, artan petrol fiyatlarından kaynaklanmaktadır. Üstüne olumsuz iklim koşularının istikrarsız arz etkisi eklenmiştir. İstikrarsızlığın, spekülatif beklentilerle arttığı son pirinç örneğinde de görülmüştür. Aslında bunların hiçbiri olmasaydı da, Dünya Ticaret Örgütü’nün destekleme reformu sonuçlandıkça fiyatlarda yükselme olması beklenmekteydi. Bütün bunların sonucunda yükselen ve istikrarsız seyreden tarım fiyatlarının 2016’ya kadar bir miktar düşüş gösterse de eski düzeyinden yüksekte seyredeceği anlaşılmaktadır." DGD Başarılı bir adımdır
Raporda, Türkiye’nin 2001 krizinden sonra uygulamaya koyduğu Tarım Reformu Uygulama Projesinin (TRUP) neredeyse sonuçları değerlendirilmeden sonlanmak üzere olduğu belirtilirken, yeni arayışların en doğru başlangıcının reform deneyiminin değerlendirmesi üzerinden olması, aksaklıkların, yanlışların, eksikliklerin giderilmesinin dile getirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
TÜSİAD raporunda, "Sil baştan anlayışla, sanki hiç uygulanmamış, hiç deneyim elde edilmemiş gibi yepyeni arayışları, sanki hiç uygulanmamış, hiç deneyim elde edilmemiş gibi yepyeni arayışlara girmek çok pahalı mal olabilir ve yeni hayal kırıklıkları ile sonuçlanabilir" denildi.
Raporda, bir çok kuruluş tarafından benimsenmeyen doğrudan gelir desteğinin (DGD), içinde bulunulan yüksek fiyat ortamında da en uygun destek aracı olarak görüldüğü ifade edilirken, fiyatların bu kadar yükseldiği bir ortamda, fiyatların daha da yukarı tırmanmasına yol açacak bir desteğin sakıncalı olacağının açık olduğunun altı çizildi.
TÜSİAD raporunda, "Kaldı ki, DGD, bazıları tarafından iddia edildiğinin aksine, Türkiye’ye uygulaması AB’ye, daha doğrusu üye olan son 12 ülke için örnek olmuştur. Başka deyişle DGD, tarımın Ortak Tarım Politikasına uyumu açısından atılmış başarılı bir adımdır. Vazgeçilmesi, AB’ye uyum açısından da açıklanması oldukça güç, çelişkili bir tercih olacaktır. Bu aşamada DGD’nin şimdiye kadar olduğu gibi en genel biçimiyle uygulanma zorunluluğu olmadığı da hatırlatılabilir. DGD, hedeflenmiş sorunların üzerine gitmek üzere farklılaştırılarak da kullanılabilir" ifadelerine şer verildi.
Kaynak : Anadolu Ajansı Kaynak:HaberX