BİR TARİHÇİ GÖZÜYLE TARIM
Tarihin birçok tanımı
yapılabilir. Belki de en işlevsel tanımı, dünü bilerek ve değerlendirerek
geleceği planlamada bize yol göstermesidir.
Bu yorumu yaz sıcağında
okumaya çalıştığım Zaman Kaybolmaz “İlber Ortaylı Kitabı”nın tarım
konusundaki tespitlerinden (s.336-337) yola çıkarak yaptım.
İlber Ortaylı şunları söylüyor:
* Eğer köylülüğün “teşebbüs
kabiliyetini” öldürürsen bir daha dirilmez…. Nitekim Turgut Özal
döneminde, bu eğilimi gördük... Böyle budalaca pazar mekanizmasına
bırakamazsın ziraatı. Çünkü, toprağı ekmek, çok zor bir iştir.
* Toprağın insanları, bir kere
başka bir işe bulaşırlarsa, bir daha kolayca dönmezler topraklarına.
* Halbuki toprak, bütün
zenginliklerin aslıdır.
* Bizde mesela şimdi başka
bir engel çıktı: “Bırak toprağı, gel şehre efendim, devletin arazisini çal,
apartman yap, zengin ol.” Böyle bir hayat nereye götürür?
Ortaylı, tarımın ihmal edildiği
ülkelerden biri olan Ukrayna örneğinden yola çıkarak şunları da anlatıyor:
“Hayvancılık deseniz öyle
bitirildi. İşte Ukrayna’da bu faciayı gördüm gözlerimle…
Yeryüzünün en zengin
köylülüğü nasıl bu hale gelir? En verimli topraklar üstünde tembel,
alkolik, hiçbir şey üretemeyen insanlar… Onun için bana artık kimse böyle
tarım üzerinde liberal ve realist arz talepçi mekanizmalar nutku atmasın.
Dinlemem”
Bunlar da, küçük ve orta ölçekli
aile çiftçiliğini savunan, şirket tarımcılığın hizmetine girmeyen Bir Tarım
Bilimcinin tespitleri.
* Kırsal kesim giderek yoksullaşıyor.
Tarımda arz esnek olmadığı için tarımsal ürün fiyatları enflasyona bağlı olarak artmamış, buna bağlı olarak mazot, gübre, tohumluk ve damızlık ile ilaç fiyatları aksine yükselmiştir. Bunların sonucunda kırsal kesim giderek yoksullaşmıştır.
Tarımda arz esnek olmadığı için tarımsal ürün fiyatları enflasyona bağlı olarak artmamış, buna bağlı olarak mazot, gübre, tohumluk ve damızlık ile ilaç fiyatları aksine yükselmiştir. Bunların sonucunda kırsal kesim giderek yoksullaşmıştır.
* Tarımsal üretimde gerilemeler olmuştur.
Hektar başına üretim değeri ve
buna bağlı olarak, önemli tarım ürünü gruplarında genel bir düşüş vardır.
Endüstri bitkilerinde, tahıl üretiminde, şeker pancarında, sığır ve koyun
etinde, önemli azalmalar olmuştur.
Tarımsal ürünlerde meydana gelen
hayati azalmalar nedeniyle Türkiye, kendi pazarını koruyamaz ve denetleyemez
bir duruma düşmüştür ve kimi önemli ürünlerde dışalım ciddi boyutlara
gelmiştir. Mısır, buğday ve yağlık tohumlar hatta pamuk dışalımları bunlara
örnek olarak verilebilir.
* Kentlerde yoksul semtler oluşmuştur.
Küçük ve orta ölçekli işletme
sahiplerinin para kazanamaması ve yoksullaşması, kentlere göçü hızlanmıştır.
Ancak, kentlerde bu nüfusu eritecek iş olanağı olmadığı için işsizlik tavan
yapmış, yoksul semtler kent nüfusunda başat duruma gelmiştir. Uygulana gelen
yeni-liberal politikalarla bugün Türkiye’de yeterince üretemeyen,
ürettiğine sahip çıkamayan, sömürüye açık, sayıca çokluğuna karşı,
siyasette edilgen ve gizli ve açık işsizliğin kaynağı bir kırsal kesim
oluşturmuştur. Ancak daha vahimi, gıda güvencesi olamayan ve giderek büyük
çoğunluğu az beslenen bu Türkiye görünümü ortaya çıkmıştır.
Konuya tarih açısından bakan bir
bilimci ile tarım bilimcisinin tespitleri arasındaki koşutluğa ne demeli?
Buradan iki çıkarım yapabiliriz:
* Bilimci, liberal egemenlerin
dümen suyuna girmemelidir. Bilimin ışığında büyük çoğunluğun çıkarlarını
savunmalıdır.
* Bağımsız bir toplum ve devlet
için, tarımın korunması ve geliştirilmesi yurt savunması kadar önemlidir. Bu
anlamda Tarım Bağımsızlıktır denebilir.
***